Her sinemaseverin mutlaka izlemesi gereken 10 başyapıt!
"Rosebud", filmde eksik olan yapboz parçası görevini üstlenmekte, bu sayede filme dedektiflik unsurları ekliyor.
"Rosebud", filmde eksik olan yapboz parçası görevini üstlenmekte, bu sayede filme dedektiflik unsurları ekliyor.
9- Brief Encounter (David Lean - 1945) İkisi de evli olan bir ev kadınıyla bir doktorun kısa süren aşk ilişkisini konu alır.
Başrollerinde Celia Johnson ve Trevor Howard vardır.
8- Yedinci Mühür (Ingmar Bergman - 1957) Orta Çağ'da savaştan bıkmış bir Şövalye, yanında bayraktarı ile Haçlı Seferleri'nden evine döner. Vebanın yol açtığı tahribatı görünce böylesi bir ızdıraba neden olan Tanrı'dan kuşkulanmaya başlar.
Çok geçmeden ölüm onu da ziyaret eder ancak Şövalye kaderine boyun eğeceğine Ölüm'e meydan okuyarak bir satranç oyununa davet eder. Kaybederse canından olmaya razıdır.
7- Viridiana (Luis Buñuel - 1961) Rahibe okulundan mezun olmak üzere olan genç Viridiana, bağnazlığa varacak dindar bir yaşam sürmektedir.
Ancak yaratmaya çalıştığı dünyanın gerçekçi olmadığını sert bir şekilde anlar ve büyük bir değişim geçirmeye başlar.
6- Leylekler Uçarken (Mikhail Kalatozov - 1957) Moskova'da yaşayan ve birbirlerine deli gibi aşık iki genç, Veronika (Tatyana Samojlova) ve Boris (Aleksey Batalov) 2. Dünya Savaşı'nın başlaması ile birbirlerinden ayrılmak zorunda kalırlar.
Yaşanan tüm olaylar Veronika'ya Boris'i unutturmaya yetmez.
5- Tokyo Hikayesi (Yasujirô Ozu - 1953) Yaşlı bir çiftin çocuklarını görmek amacıyla Tokyo'ya seyahatleri anlatılıyor.
Ozu'nun başyapıtı sayılan film Britanya Film Enstitüsü tarafından yapılmış en iyi filmler arasında gösterildi.
4- Harp Esirleri (Jean Renoir - 1937) 1. Dünya Savaşı sırasında Almanlara esir düşen iki Fransız havacının esir kampına dönüştürülmüş bir şatoya getirilmeleri, burada çeşitli ulus ve sosyal katmanlardan gelen diğer esirler ve bir aristokrat olan kamp komutanıyla olan ilişkileri anlatılıyor.
Ön planda bir firar öyküsü anlatılıyor gibi gözükse de arka planda çok güçlü bir savaş karşıtı mesaj veriyor.
3- Müzik Odası (Satyajit Ray - 1958) Biswambhar Roy, oturduğu yerin son malikidir. Roy'un geliri şanından ve topraklarından gelen paradır. Bu topraklar da heyelan sebebiyle gün geçtikçe küçülmekte ve toprağı azalmaktadır. Roy, soylu bir aileden geldiği için kendisine kalan bu mirası ve yetiştirilme tarzını bu asilliği korumak zorundadır. Bunun için oturduğu büyük evin müzik odası kısmını şaaşalı bir şekilde düzenler ve herkesi burada ağırlar.
atta özel olarak bu müzik odasını göstermek için ülkenin en iyi ve en ünlü dansçı ve müzik adamlarını davet eder, onları dinlemeleri için de asilleri toplayıp partiler düzenler. Eşinin gereksiz harcamalardan kaçınması için uyarılarını dinlemez ve oğluna düzenlediği bir partide parasının son kuruşlarını da harcar. Artık bu muhteşem müzik odasında parti düzenleyecek parası kalmamıştır ama o son bir kez de olsa bu odayı kullanmak ister.
2- Bisiklet Hırsızları (Vittorio De Sica - 1948) Bir süredir işsiz olan Antonio Ricci'nin yeni işi için aldığı ve iş için çok gerekli olan bisikleti bir afişi yapıştırdığı sırada çalınır.
Polis hırsızı kendilerinin bulmalarını söyleyince Antonio ve 10 yaşındaki oğlu Roma'yı karış karış dolaşarak bisikleti ararlar.
1- M- Bir Şehir Katilini Arıyor (Fritz Lang - 1931) Berlin seri cinayetler işleyen pedofil bir çocuk katilinin eylemleri ile çalkalanmaktadır. Polisin katili bir türlü yakalayamayışı halkı olduğu kadar dilencileri, çeteleri ve diğer "normal" suçluları da tedirgin eder. Çünkü olağandışı bir şekilde artan polis baskısı onların da işlerini aksatmaktadır.
Organize suç örgütleri dilencilerin de yardımı ile katilin peşine düşerler. Polis ve suç örgütleri arasında katili yakalamak için bir yarış başlar.
10- Yurttaş Kane (Orson Welles - 1941) Genç bir gazeteci, Kane'in vefat ettiğinde sarf ettiği son söz olan "Rosebud" isminin anlamını çözmek için, Kane'in yakınlarıyla temas kurarak, bu renkli kişiliğin geçmişine tanık olmamızı sağlıyor.
Bu filmlerin her biri bir başyapıt ve her sinemasever mutlaka izlemeli... İşte o filmler...