İnsan vücudunun kendi kendini tedavi etmesini hedef alan "rejeneratif tıp" ya da diğer adıyla yenileyici tıp, kök hücre araştırmalarında devrim yapma hazırlığında.
Şimdiye dek yürütülen embriyonik kök hücre araştırmaları, kamuoyunda tıp etiği konusunda tartışmalara yol açtı. Yenileyici tıp çalışmalarının son günlerdeki odak noktasında ise, klasik tedavi yöntemlerine alternatif olacak şekilde, yetişkin kök hücrelerle hasarlı dokuların iyileştirilmesi yer alıyor. Yenileyici tıp çalışmaları yürüten bir firmada görev alan Profesör Silviu İtsecu, kök hücre naklinde yeni bir teknik üzerine yoğunlaştıklarını anlatıyor: "Kök hücrelerin basit bir şekilde damardan enjekte edilmesini sağlayacak ürünler geliştiriyoruz. Hedef aldığımız hasar görmüş dokunun özelliklerinden faydalanmaya çalışıyoruz. Örneğin romatizmadan şikayetçi olan hastalarda iltihaplı eklemlerde bu kök hücreler iltihaplı bölgeye doğrudan nüfuz ederek sadece bu kısmın tedavisini odak alıyor. Bir diğer araştırmamız akciğer hastaları üzerine. Kimi akciğer romatizması vakalarında basit bir şekilde damardan enjekte edilen kök hücreler, sağlıklı dokulara temas etmeden, romatizmanın bulunduğu ciğere doğrudan etki edebilecek."
Yenileyici tıp, geleceğin tıp dünyasının ana akımı olabilir mi? Nobel Ödüllü Fizyolog ve Tıp Uzmanı Sir John Gurdon bu soruya yanıt olarak, hücre nakli alanında henüz kat edilecek uzun bir yol olsa da çalışmaların umut verdiğini bildiriyor: "Tek bir tip kök hücreye ihtiyaç duyanlar için bu umut vaat edici. Kalbinizi ya da beyninizi tamamen değiştireceğiz demekten tabii ki çok farklı. Bunun yerine belirli türdeki hücreleri yenilemek daha umut verici."
Yetişkin kök hücre araştırmaları son zamanlarda Katolik Kilisesi'nin de kabulünü gördü. Kilisenin konuya bakışı, yetişkin kök hücre araştırmalarının embriyonik kök hücrelerine alternatif oluşturarak bazı etik sorunları ortadan kaldıracağı yönünde.
