İran İsrail'e neden savaş uçağı ile saldıramıyor, hiç uçağı yok mu?
İsrail ve İran arasındaki savaşta İsrail modern uçakları ile sık sık İran'ı vururken, İran sadece füzeleri ile İsrail şehirlerini vuruyor. Peki ama İran neden hiç savaş uçaklarını kullanmıyor?

Orta Doğu’da yıllardır süregelen gerilim, zaman zaman sıcak çatışma ihtimallerini de gündeme getiriyor. İran ve İsrail arasındaki düşmanlık, bölgesel çatışmaların ötesine geçerek küresel bir güvenlik meselesi halini almış durumda. Ancak dikkat çeken bir soru da son dönemde sıkça gündeme geliyor: İran neden İsrail’e doğrudan savaş uçaklarıyla saldırmıyor? Bu, İran’ın hava gücünün tamamen yetersiz olmasından mı kaynaklanıyor, yoksa başka stratejik sebepler mi var?

İran’ın hava filosu var ama eski
İran’ın hiç savaş uçağı olmadığı yönündeki düşünce gerçeği tam olarak yansıtmıyor. İran Hava Kuvvetleri, özellikle 1979’daki devrim öncesinde ABD’den aldığı çok sayıda gelişmiş uçağa sahipti. Bu uçaklar arasında F-14 Tomcat, F-4 Phantom II ve F-5 gibi modeller bulunuyor. Ancak bu uçaklar artık yaşını almış durumda ve modern muharebe koşullarında etkin şekilde görev yapmaları oldukça zor. Yedek parça ve bakım konularında yaşanan sıkıntılar da bu uçakların operasyonel kapasitesini ciddi anlamda sınırlıyor.

1980’lerde başlayan ambargolarla birlikte İran, dışarıdan savaş uçağı tedarik etmekte zorlandı. 1990’larda Rusya’dan bazı MiG-29 ve Su-24 uçakları alındıysa da bu filonun modern hava savaşlarında üstünlük kurması beklenmiyor. İran, son yıllarda yerli savaş uçağı projeleri (örneğin Kowsar) üzerinde çalışsa da bu araçlar henüz sınırlı sayıda üretildi ve operasyonel etkinlikleri tartışmalı.

Coğrafi ve stratejik engeller
İran ile İsrail arasında yaklaşık 1.500 kilometrelik bir mesafe bulunuyor. İran’ın mevcut savaş uçakları, bu kadar uzun menzilli operasyonlar için yeterli kapasiteye sahip değil. Havada yakıt ikmali yapacak tanker uçaklarının eksikliği, operasyonların menzilini ciddi şekilde sınırlandırıyor.

Bununla birlikte, İran savaş uçakları İsrail’e ulaşmak için Irak, Ürdün ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin hava sahasını kullanmak zorunda kalabilir. Bu da ciddi diplomatik krizlere yol açabileceği gibi, radar sistemleri tarafından kolaylıkla tespit edilip düşürülebilecekleri anlamına geliyor.

İsrail’in üstün hava savunma kabiliyeti
İran’ın doğrudan hava saldırısında bulunmamasının en önemli nedenlerinden biri de İsrail’in olağanüstü düzeyde gelişmiş hava savunma sistemleri. İsrail; kısa, orta ve uzun menzilli tehditlere karşı farklı katmanlardan oluşan bir savunma kalkanı inşa etti.
Iron Dome, kısa menzilli roketlere karşı etkili.
David’s Sling, orta menzilli tehditleri önlüyor.
Arrow 2 ve Arrow 3, balistik füzeleri yüksek irtifada imha edebiliyor.
Ayrıca İsrail’in erken uyarı radarları ve üstün hava kuvvetleri, olası bir hava saldırısını önceden tespit edip engelleyebilir.
Bu nedenle İran, doğrudan hava gücüyle saldırmanın çok yüksek risk barındırdığını biliyor.

Asimetrik savaş stratejisi tercihi
İran, geleneksel savaş yerine daha çok asimetrik yöntemlere yönelmiş durumda. Bu kapsamda;
Hizbullah gibi müttefik örgütleri aracılığıyla dolaylı saldırılar düzenliyor.
Uzun menzilli füzeler ve kamikaze İHA’lar kullanılıyor.
Siber saldırılar ve elektronik harp faaliyetleriyle İsrail’in savunmasını aşmaya çalışıyor.
Bu yöntemler, düşük maliyetli olmanın yanı sıra doğrudan savaş ilanı anlamına gelmediği için İran açısından daha avantajlı bulunuyor.