Sosyal paylaşım sitelerinin insanlar üzerinde etkisi
Sosyal paylaşım sitelerinin insanlar üzerine bıraktığı izler ve uzmanların görüşleri.
İnsan davranışlarının belli bir amaca yönelik olduğunu düşünen ünlü
psikolog Maslow’a göre insanlar doğdukları andan itibaren “kendini
gerçekleştirme” çabasıyla yaşamaktadır. Kendini gerçekleştirmek,
kişinin belirlediği hedefe ulaşması anlamına gelmektedir. Her
insanın hedefi ve hayattan beklentisi farklıdır. Buna ulaşabilmek
için Maslow beş basamaktan oluşan bir “ihtiyaçlar hiyerarşisi” öne
sürmüştür. Bu basamaklar sırasıyla, fizyolojik, güvenlik, sevgi,
saygı ve kendini gerçekleştirme ihtiyacıdır. Bizim üzerinde
duracağımız nokta, dördüncü basamaktaki, saygı/saygınlık
ihtiyacıdır. Bu ihtiyacın karşılanması itibar, başarı, yeterli
olmak ve başkalarınca benimsenip tanınma yoluyla gerçekleşmektedir.
İnsanın kendi benliğini gerçekleştirebilmek için ulaşması gereken
son adımdan bir öncesi budur. Yani kişinin beğenildiğini, kabul
gördüğünü anlaması gerekmektedir.
Sosyal paylaşım ağlarının ortaya çıkış amacında kişinin kendini
gerçekleştirmesi ilk zamanlar belirgin bir şekilde dikkat
çekmemekteydi. En azından benim Facebook ağına katıldığım dönemde
(2007) Facebook’un sloganı “ilkokul arkadaşlarını bulmak”
yönündeydi (2007). Facebook sayesinde ilkokul arkadaşlarımızı, eski
dostlarımızı, irtibatı kopardığımız kişileri rahatlıkla bulma
imkânı ortaya çıktı. Onlarla yeniden iletişim kurmanın verdiği
hazzı yaşadık. Ancak zamanla, sadece iletişimi başlatmanın,
bağlantıda kalmanın yeterli olmadığını anladık. İletişim; duygu,
düşünce ve bilgilerin çeşitli yollarla başkalarına aktarılmasıdır.
İletişimin sürdürülebilmesi için paylaşım halinde bulunmak
gerekmektedir. Bu yüzden sosyal ağlarda önce kısa durum
güncellemeleri, sonra; attığımız her adımı haber veren albüm
girişimlerinde bulunduk… “Biz buradayız” dedik.
Diğerleri tarafından fark edilmek, farkında olunmak istedik. Yani
aslında, saygınlık ihtiyacımızın karşılanmasını bekledik.
Facebook’a giren kişilerin ilk baktıkları yerin bildirimler (beğeni
ve yorumların bulunduğu bölüm) olmasının sebebi de bu yüzdendir.
Twitter’da takipçi sayısının ve retweetlerin
(kendi yazdıklarının yayınlanması) önemli görülmesinin temelinde de
bu yatmaktadır.
Yukarıda anlatılanlarla birlikte sosyal paylaşım ağlarının bu kadar
yaygın olmasında başka faktörlerin de etkisi vardır elbette.
Özellikle Facebook’ta yer alan online oyunlar
sebebiyle Facebook hesabı açan kişiler olduğu bilinmektedir.
Tanıdıklarımızı buldukça, tanımadıklarımızı merak ettik. Yeni
kişilerle tanışmanın, onlarla iletişim kurmanın heyecanını yaşadık.
Bir gün baktık ki tüm ünlüler birbirleriyle haberleşiyor,
kendilerinden haber veriyorlar. Halkla iletişim kurmanın
yollarından biri olan sosyal ağları ünlülerin ve siyasetçilerin
nasıl ustalıkla kullandıklarını gördük.
Günümüzde, basit üyeliklerle ve kolay ulaşım olanaklarıyla
neredeyse her internet kullanıcısının üye olduğu bir sosyal ağ
bulunuyor. Bu sitelere cep telefonlarından ulaşabilmek ise
üyeliklerin ve bu ortamlardaki paylaşımların artmasına katkıda
bulunuyor. Özellikle Facebook’un yıllarca “0.Facebook” üzerinden
ücretsiz erişim sağlaması ya da Twitter’ın sms servisiyle,
internete bile bağlanmadan bizimle ilgili etkileşimlerden kısa
mesajlar yoluyla haberdar olmak üyelik oranını olumlu yönde
etkilemiştir.
Ülkemizde ve dünyada en fazla üyesi olan siteler,
bahsettiğimiz gibi Facebook ve Twitter’dır. Hayatımızın büyük bir
bölümünde yer alan sosyal ağların etkilerine bakmadan önce,
kullanım sıklıklarına bakalım.
Twitter
Semiocast tarafından dünya çapında 383 milyon Twitter hesabının
incelenmesi sonucunda ortaya çıkan çalışmada Türkiye’nin yaklaşık 7
milyon üye ile Twitter’ın en kalabalık 11. Ülkesi olduğu
görülmektedir.Twitter genel başkanı Dick Costolo, ise Twitter’ın
100 milyon aylık aktif kullanıcıya sahip olduğunu ve bu
kullanıcıların %50’sinin Twitter’a her gün giriş yaptığını
açıkladı.Twitter etkili bir şekilde güncel olaylardan haberdar
olmak, kendi düşüncelerini paylaşmak, bir kişiyi takip etmek,
başkalarıyla tartışma ortamı bulmak ya da işbirliği sağlamak için
kullanılan bir sosyal paylaşım ağıdır. Twitter’ı erkeklerin
çoğunluğu en son haberlere bakmak, kadınların büyük bir kısmı ise
durum güncellemesi paylaşmak için kullandığı bilinmektedir.
Facebook
Dünyada 750 milyonu aşkın kişi Facebook üyesi. Türkiye’de ise
31 milyonun üzerinde Facebook üyesi var.Facebook açıldığı dönemde
eski arkadaşları bulmak amacıyla kullanılırken, geliştirilen
uygulamalar sayesinde oyun oynamak, fotoğraf paylaşmak, sohbet
etmek, amacıyla kullanılmaya başlanmıştır.
SOSYAL PAYLAŞIM AĞLARININ PSİKOLOJİK ETKİLERİ ÜZERİNE
YAPILAN ARAŞTIRMALAR
- Profesör Baroness Greenfield’in araştırmasına göre Facebook ve
Twitter gibi sosyal paylaşım siteleri gençleri ‘kimlik krizi’ne
sokuyor. Bu paylaşım ağlarında fotoğraflarını paylaşan ya da bir
görüşünü yazan kullanıcıların “Bakın ben buradayım” diyerek devamlı
insanların dikkatini çekmek istedikleri belirlendi.
- California üniversitesinden Larry Rosen araştırmasında aşırı
derecede Facebook kullanan çocukların iletişim zorluğu
yaşadıklarını belirtmiştir. Bu çocukların genel özelliklerinin
aşırı derecede bencil, kendini beğenmiş, aşırı sabırsız ve agresif
olduğu gözlenmiştir.
- Georgia Üniversitesi psikologları 2008 yılında yaptıkları
araştırmada, Facebook’a çok fazla güncelleme yapanların narsist
eğilimde olduğu sonucuna varmışlardır. Narsistik eğilimin, uzun
süreli sağlıklı ilişki yeteneksizliğini beslediğine dikkat
çekmişlerdir.
- York Üniversitesi yaptıkları araştırma sonucu, kızların çekici
fotoğraf koymaya yoğunlaştıklarını, erkeklerin ise, "About me"
(hakkımda)kısmında kendilerini methetmeye yoğunlaştıklarına dikkat
çekmişlerdir.
- Hollandalı psikolog Paul Kirschner, ders çalışırken bir yandan da
ara ara Facebook sayfasını kontrol eden öğrencilerin oldukça
başarısız olduğunu tespit etmiştir. Kirschner yaptığı
çalışmada, Facebook kullanıcılarının not ortalamasının 5 üzerinden
3.06 olmasına rağmen Facebook kullanmayanların ortalamasının 3.82
olduğunu tespit etmiştir.
- Ohio Üniversitesince 2009 yılında yapılan psikolojik
araştırmalara göre, Facebook’tan eski sevgiliyi gözleyip durmanın
sınıfta kalmaya yol açtığı sonucuna varmıştır.
- Oxygen Media ile Lightspeed Araştırma Merkezinin, sosyal medya
kullanıcısı 18-34 yaş arası kızlar üzerinde yaptığı araştırmaya
göre ise %34’ü sabahları uyandıklarında tuvalete gitmeden önce
Facebook’a girdiklerini söylemiş, %39’u kendilerini Facebook
bağımlısı olarak tanımlamıştır. % 49’u erkek arkadaşının hesabını
hackleyerek kontrol etmeyi normal bir davranış olarak gördüklerini
söylemiştir.
- Cornell Üniversitesi uzmanları, Facebook kullanıcılarının, bütün
arkadaşlarının kendileriyle aynı düşüncede olduğunu varsayma
eğiliminde olduğunu tespit etmiştir.
İngiliz Bilgisayar Topluluğu(BCS), sosyal ağlarda çok fazla zaman
geçirmenin insanları soyutlayarak gerçek hayattan kopardığı
görüşüne karşı çıkmaktadır. BCS’nin araştırmasında Facebook gibi
sosyal ağların kullanımı hayattan zevk alma yolunda istatistiki
olarak kayda değer bir pozitif etki yaptığı görülmüştür.
Araştırmaya göre özellikle kadınlar, düşük gelirliler ve düşük
eğitim seviyesindekiler de bu pozitif etki daha yüksek
çıkmıştır.
- Barracuda tarafından yapılan araştırma ise, sahte Facebook
hesaplarına ait bilgiler sunmaktadır. 2,884 Facebook üyeliğinin
incelendiği çalışmada sahte profillerin %97’sinin ‘sahipleri’
cinsiyetlerini kadın olarak belirtmiş. Sahte profil sahiplerinin
ortalama 726 arkadaşı olduğu tespit edilmiş. Gerçek hesap
sahiplerinin ortalama arkadaş sayısının ise 120lerde olduğu
bilinmektedir. Araştırmada Facebook’taki ortalama arkadaş sayısının
Sosyal çekingen yetişkinlerde dışa dönüklüğü geliştirmeye yönelik
katkı sağladığı söylenmiştir.
- Amerika’daki Utah Valley Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim
Üyeleri Hui-Tzu Grace -Chou ve Nicholas Edge, yaptıkları
araştırmada Facebook’un bizi mutsuz edebileceğini belirtmişlerdir.
Bunun gerekçesini ise Facebook’taki arkadaşların eklediği
fotoğraflar/videolar olduğu söylenmiştir. Sosyal ağ üzerinde sadece
mutlu, keyifli ve eğlenceli fotoğraflar gören kişi karşısındaki
insanın kendisinden çok daha mutlu olduğu yanılgısına düşmektedir.
Araştırmanın bulgularından biri Facebook’ta geçirilen zamanla
arkadaşların daha mutlu olduğuna inanma durumu arasında doğru bir
orantı olduğu yönündedir. Bir diğer bulgu ise arkadaşlarıyla sanal
ortamlarda sosyalleşmek yerine gerçek hayatta sosyalleşmeyi
seçenlerin diğerlerine göre daha mutlu hissettiği yönündedir.
FACEBOOK’UN OLUMSUZ ETKİLERİ // FACEBOOK
CİNAYETLERİ
Sosyal paylaşım sitelerinden ülkemizde en fazla kullanılan
Facebook, insanların psikolojilerini ilk elden yansıttıkları bir
ayna görevi üstlenmiştir. Cinayet eğilimi olanlar veya suçu
işledikten sonra Facebook’ta paylaşanların sayısı
yadsınamamaktadır.
Konuyla ilgili vakaların bir bölümü aşağıda verilmiştir.
** Sakarya’da, eşinin lise arkadaşları ile sosyal paylaşım
sitesinde grup oluşturması sonrasında kıskançlık krizine giren
koca, 16 yıllık eşini uyurken yatağında demir profille döverek
öldürdü.
** İşten ayrıldığı için sinirli bir şekilde eve gelen Sezer Yılmaz,
eşinin Facebook’ta hesap açtığını öğrendi. İki çocuk annesi eşiyle
bu yüzden tartıştığı söylenen kızgın koca evde bulundurduğu
ruhsatsız silahla eşi Beyza Yılmaz’a ateş ederek öldürdü.
** Dalaman İlçesi’nde H. Y. D. Eşini Facebook’tan taciz eden kişiyi
bıçaklayarak öldürdü. H.Y.D.’nin Facebook sayfasındaki
paylaşımlarında ’Bekle beni dört duvar geliyorum, yıkamayacan bu
sefer beni’ diye yazdığı, öldürdüğü kişinin kaybolmasının ardından
paylaşımlarında cinayet ve cezaevi temalarına yer verdiği
görüldü.
** Avustralya’da, 2 yaşındaki öz kızını bıçakla öldüren Türk baba
Ramazan Acar cinayetle ilgili ayrıntıları cep telefonuyla Facebook
sayfasına saniye saniye yazdı.
Facebook duvarına 19.23’te "Kızımı öldürmek üzereyim";
19.34’te "Bedelini ödedin sürtük"; 23.20’de ise "Seni
seviyorum Mimi" yazdı.
** ABD’nin Connecticut eyaletinin West Haven kentinde, 19 Ocakta,
pizza restoranı sahibi olan Selami Özdemir, birlikte yaşadığı iki
çocuğunun annesi Şengül Vatansever’i, genç kadının Facebook’ta
"ilişkisi yok, arkadaş arıyor" mesajını görünce aralarında
çıkan tartışma sonucu öldürdü.
** Burdur’un Tefenni İlçesine bağlı Yeşilköy köyünde amcaoğlunu
tabancayla vuran 17 yaşındaki Abdullah T. cinayetten sonra
Facebook’ta özür diledi. Abdullah T., duvarına, ‘Bugün cinayet
işledim, affedin beni arkadaşlar, bu da benim kaderimmiş. Güllü
seni seviyorum beni affet. Ben seni gerçekten sevdim’ yazdı.
** Malatya’da 42 yaşındaki Kadime Şanlı öldürülmeden 1 gün önce
internetteki Facebook’ta “Hayat yanmak için ölmeyi beklemek değil,
yaşarken ölmeyi seçmekmiş” yazdı. Ayrıca Kadime Şanlı’nın
öldürüldüğü günün ilk saatlerinde İbrahim Tatlıses’in ’Türlü türlü’
parçasını sayfasında paylaştığı görüldü. Hüseyin Şanlı’nın avukatı
Bayram Özcan, öldürülen Kadime Şanlı’nın Facebook sayfasının
çıktılarını mahkemeye sunarak, "Maktul Facebook sayfasında
kendisini evli olarak göstermiyor, kızlık soyadını kullanıyor ve
ilişkiye açık olduğunu not olarak belirtiyor. Bu durum tahrik
konusunda nazara alınsın" dedi.
** Giresun’da 2 çocuk annesi Müjdehan Birol, kayınvalidesini
bıçaklayarak öldürdü ve evini de ateşe verdi. O gün doğum günü olan
Birol, Facebook’a ‘Ben böyle olsun istemedim. Haksızlıklara
gelemedim. Evet, doğum günüm kutlu olsun karanlık kapılarda’
yazdıktan sonra jandarmaya teslim oldu.
** Esenyurt’ta sokak ortasında kan davası yüzünden öldürülen Özkan
Alas’ı Facebook’tan tanıştığı Ezgi Ş. ile görüşmeye giderken pusuya
düşürerek öldürdüler.
** Kayseri Talas’ta, Ramazan Bayramı’nda şeker toplamak için evine
gelen Ahmet Tuna (8) ve Dilruba Tekin (6) kardeşler ile Türkan Ay’ı
(10), katleden ve içlerinden birine tecavüz eden Uğur Veli G.nin
Facebook’ta eklediği kişilerin çocuklarına ait fotoğraflara
yorumlar yazdığı belirlendi.
Listesinde 99 arkadaşı olan Uğur Veli G.’nin, arkadaşlarından
21’inin profilinde, yaşları 2 ila 14 arasında değişen çocuk
resimleri olduğu dikkat çekti.
** Arkadaşlık teklifini reddeden genç kızın izini Facebook’tan
bulan Sezai Karataş, kızı evine kadar takip etti, apartmanın
asansöründe kıstırıp bıçaklayarak katletti.
SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİNİN OLUMLU
ETKİLERİ
Buraya kadar genel olarak sosyal paylaşım sitelerinin
olumsuz özelliklerine ve sonuçlarına değindik. Peki sosyal paylaşım
sitelerinin hiç mi olumlu etkisi yok?
- Öztürk’ün üniversite öğrencileriyle yaptığı bir araştırmaya
göre üniversite öğrencilerinin sosyal paylaşım sitelerini “sosyal
ilişkiler” amacıyla daha çok eski arkadaşlarını bulmak için
kullandıkları; yeni arkadaşlıklar oluşturmak, ortak ilgi ve
gereksinimlere sahip bireyleri bulmak ve bu gruplara katılmak için
daha az kullandıkları sonucuna varılmıştır. Üniversite
öğrencilerinin sosyal paylaşım sitelerini “günlük kullanım”
amacıyla arkadaşlarıyla iletişim kurmak, arkadaşlarıyla çeşitli
bilgi ve kaynak paylaşımında bulunmak, günlük yaşamla ilgili
gelişmelerden haberdar olmak ve gündemdeki yenilikleri takip etmek
için kullandıkları görülmüştür.
Araştırma sonucunda; üniversite öğrencilerinin
sosyal paylaşım sitelerinde kendilerini daha rahat ifade ettikleri,
sosyal paylaşım sitelerinin üniversite öğrencilerinin çoğunun
olaylara bakış açılarını değiştirdiği, üniversite öğrencilerinin
çoğunun kişilik gelişimlerine, özgüven ve iletişim becerilere katkı
sağladığı, streslerini azalttığı, sosyal çevrelerinin genişlemesini
sağladığı, çevirim-içi destek almaya yardımcı olduğu, içinde
bulundukları durumu en iyi ifade eden iletişim araçları olduğu,
istenilen vakitte istenilen bilgiye ulaşıldığı, merak duygularını
arttırdığı, kısa sürede daha çok bilgi paylaştıkları, iletişim,
sosyalleşme, haberleşme, paylaşım, kendini ifade ve psikolojik
rahatlama açısından olumlu etkilerinin olduğu sonuçlarına
varılmıştır. (Öztürk, 2011)
Leman Pınar Tosun, 2010 yılında, Uludağ Üniversitesi’nden Dr. Elvan
Melek Ertürk ile yaptıkları anket çalışmasında da benzer sonuçlar
elde ettiklerini kaydediyor. Uludağ ve ODTÜ’de öğrenim gören 143
öğrenciyle yüz yüze görüştüklerini anlatan Tosun, "Gördük ki
dışadönük ve uyumlu kişilik özelliklerine sahip gençler,
Facebook’un fotoğraf paylaşımı ve sosyal etkinlik organize etmek
gibi özelliklerinden faydalanıyor. Bir bakıma Facebook, insanların
sosyal yaşamını daha da zenginleştirmelerini sağlıyor."
- Sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla, tüketiciler, satın
aldıkları ürünler hakkındaki deneyimlerini, eleştirilerini ve
ürünün kullanım şeklini diğer kişilerle kolaylıkla paylaşabilme
imkânı bulabilmektedir. Böylece diğer tüketiciler, satın almak
istedikleri ürünler hakkında detaylı bilgilere sahip olmakta ve
buna göre karar verebilmektedirler. Ayrıca sosyal paylaşım
ağlarında ürünün kalitesi, yapısal özellikleri, kullanım kolaylığı
vb. gibi daha birçok konu paylaşılarak alternatif ürünler tavsiye
edilebilmekte ve böylece tüketiciler ürün hakkında fikirlerini
değiştirebilmektedirler. (Clemons, 2009: 46-47. Akt:
Hacıefendioğlu, 2010 ).
Facebook ya da Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinin takip
edilmesi ile müşteri duyarlılığının tespit edilebilmesi imkânı
bulunmaktadır. Böylece sosyal paylaşım ağları aynı zamanda
işletmelere hayran sayfaları ve ürün grupları oluşturmak üzere bir
ortam sunmaktadır.
Sosyal paylaşım siteleri sayesinde tüketiciler, teknolojik
yenilikleri ve değişimleri kolaylıkla takip edip ihtiyaçlarını
belirlemekte ve marka seçimlerini yapabilmektedirler (Larson, 2009:
6-7 Akt: Hacıefendioğlu, 2010).
- Sosyal paylaşım ağları üzerinden haberleşmek, sosyal bir
etkinliğin duyurulmasını sağlamakta böylece yüz yüze toplantıların
ve gezilerin düzenlenmesi, bireylerin yalnız kalmasını önleme
imkânı sağlamaktadır.
Sosyal paylaşım siteleri, sanıldığı gibi bütün gününü bilgisayar
başında geçiren, bilgisayarda oyunlar oynayan ve zamanın nasıl
geçtiğini anlayamayıp sosyal ilişkileri engelleyen bir yaşam
tarzını değil, oldukça çok katılımı destekleyen gruplar
oluşturarak, sosyalleşmeyi destekleyen bir yapı ortaya çıkarmıştır.
(Çalışkan, )
- Sosyal paylaşım ağlarında kişiler işbirliği ve öğrenme için bir
araya gelmektedir. Erişimin rahat sağlandığı, isteklerin
yönlendirdiği bu ortamlar, eğitsel olarak geniş kapsamlı ve
kullanıcıları pasif tüketicilikten çıkaran, etkin bir biçimde
katıldıkları bir sosyal süreç olarak kullanılmalıdır. Genel olarak
sosyal ağlar arkadaşlık, akrabalık, ilgiler ve etkinlikler üzerine
kurulu olmasına rağmen, bu kullanım şekliyle sınırlı değildir.
Sosyal ağlar farklı örgütlerdeki meslektaşlarla yeni ilişkiler
kurma imkânı sağlamaktadır. Bu sayede sosyal paylaşım ağlarıyla,
kişiler sosyal deneyimlerinin sürekli olarak düzenlendiği
sınırlandırılmamış bir öğrenme ortamı da sağlanmaktadır. (Özmen vd
2011)
YORUMLAR VE
DEĞERLENDİRME
İnternet kullanımının artmasıyla beraber insanların bilgisayar
başında geçirdiği sürenin arttığı yadsınamaz bir gerçektir. Kendi
sosyal çevrelerinden uzaklaşan kişiler sosyal medyada, sanal bir
sosyal çevre oluşturmuşlardır. Sosyal paylaşım ağları denilen bu
tür ortamlarda çeşitli paylaşım imkânı bulan internet
kullanıcıları, belirli bir konu üzerinde duygu, düşünce ve
görüşlerini paylaşarak tanıdıkları ya da tanımadıkları kişilerle
irtibatta kalmaktadırlar. Ancak sosyal paylaşım sitelerinde
geçirilen süreye ve hangi amaçla kullanıldığına bağlı olarak
kişiler bu sitelerden olumlu ya da olumsuz biçimlerde
etkilendikleri yapılan çeşitli araştırmalar sonucu görülmüştür.
Bu araştırmalara genel olarak bakıldığında şu sonuçlara
ulaşılabilir:
- Öğrencilerin Facebook gibi sosyal ağları kullanırken kendi
bölümlerindeki ya da sınıflarındaki arkadaşlarıyla etkileşim
halinde kalabilir ve dersleri konusunda yardımlaşabilirler.
- İnsanlar sosyal paylaşım ağları sayesinde araştırma, sorgulama,
tartışma gibi becerilerini geliştirebilirler.
- Facebook eklentileri ve uygulamaları bireylerin eleştirel düşünme
ve problem çözme becerilerini desteklemeye yardımcı olmaktadır.
- Diğer internet kullanıcıları ile paylaşım içinde olmak iletişim
ve empati becerilerini desteklemektedir.
- Twitter gibi sosyal paylaşım siteleri güncel olayları ve
haberleri takip etme, bu durumlarda fikir sahibi olma imkânı
sunarak internet kullanıcılarını sanal bir hayata taşımaktan öte,
gerçek hayatla bağlarının kopmasına engel olmaktadır.
- Sosyal paylaşım ağları, kullanıcıların herhangi bir paylaşım
yaptıktan sonra onun beğenilip, beğenilmeyeceği ve nasıl
yorumlanacağı gibi kaygılara sebep olabilmektedir. Bu sitelerin
aşırı kullanımı kaygı seviyesini yükseltip anksiyete bozukluklarına
sebep olabileceği unutulmamalıdır.
- Belirli konularda başkalarıyla iletişim halinde bulunmak
bireylerin sosyalleşmesinde olumlu katkılar sağlamaktadır ve
iletişim becerilerini desteklemektedir.
- Sürekli başkalarıyla iletişim halinde bulunan internet
kullanıcıları yalnızlık duygusundan kurtulabilmektedir. Aşırı
kullanımdan kaçınıldığı müddetçe sosyal paylaşım siteleri depresif
duygulara sebep olmayacaktır.
- Eğitimsel bir amaçla kullanılan sosyal paylaşım siteleri
öğrenci-öğrenci ve öğretmen-öğrenci arasında iletişim kurmayı
ve düzenli olarak iletişimde kalmayı sağlayacaktır.
- Ortak amaçlara yönelik olarak bu tür sitelerde oluşturulan
gruplar sayesinde ortak ihtiyaçlara yönelik paylaşımlar yapma
olanağı bulunacaktır.
- Meslektaşlar arasında kullanılan sosyal paylaşım ağları sayesinde
deneyimler aktarılacak böylece mesleğe yeni başlayanlar için de bir
rehberlik yolu açılmış olacaktır.
-Sosyal paylaşım siteleri sayesinde bazı firmalar ve markalar son
derece geniş bir reklam ağına sahip olmaktadırlar.
İncelemeyi yapan Necibe Ayhan arkadaşımıza teşekkürler.