Cem Kıvırcık yazdı: Teknoloji nimet mi, lanet mi?

Cem Kıvırcık'la Dijital Gündem köşesinde bu hafta teknolojinin nimet mi yoksa lanet mi olduğu sorusuna yanıt arıyoruz.

Cem Kıvırcık yazdı: Teknoloji nimet mi, lanet mi?

Hani William Shakespeare’in ünlü “Hamlet” oyunundaki o meşhur tiradında yer alan “To be or not to be (Olmak ya da olmamak)” sorusu var ya… İşte onun kadar meşhur bir soru bu teknolojinin nimet, ya da lanet olup olmadığı…

Bir yandan gelişmek, daha müreffeh yaşamak, öte yandan teknolojinin getirdikleriyle tembelleşmek, hantallaşmak, ciddi sosyolojik değişimler, çevre kirliliğine varan hamleler vs…

Yuval Noah Harari’nin “Homo Sapiens” adlı kitabındaki bir bölüm beni gerçekten çok etkiledi… “Tarihin en büyük aldatmacaları” bölümünde insanlık için en önemli gelişmelerden biri olan tarım toplumuna geçişin aslında insanlığın felaketine doğru atılmış önemli bir adım olduğunu yazıyor.

Cem Kıvırcık yazdı. Teknoloji nimet mi, lanet mi?

Avcı toplayıcı olan insanlar, yerleşik düzene geçtiler. Hayvanları evcilleştirdiler ve toprağı ekip biçmeye başladılar. Dolayısıyla yiyecek bollaştı ve kolay elde edilir oldu… Ama yazara göre bu bir başarı değil… Tarım devrimi nüfus patlamasına yol açtı. Daha fazla nüfus için daha fazla üretim gerekiyordu, bu da insanı bir sarmalın içine soktu…

Bugün Endüstri 4,0’ı konuşuyoruz… İnsanlık tarihindeki sanayi devrimlerinin dördüncüsünü… Nedir bunların ilk üçü?.. 18. Yüzyılda buharlı makineler, 19. Yüzyılda elektrik, 20. Yüzyılda bilgisayar teknolojisi…

Hemen bakalım… Buharlı araçlar nasıl çalışıyordu? Kömürle değil mi?.. Daha sonra da fosil yakıtlı araçlar ve makineler geldi. Peki, sonuç ne oldu?.. Dünyayı öyle bir kirlettik ki, bizden sonraki nesiller temizlemeye devam edecek…

Elektrik enerjisi için de durum farklı değil… Yine kömür, termik ve hidroelektrik santraller… Şimdilerde yeşil enerji üretmeye çalışıyoruz… Rüzgâr ve güneşi kullanmaya çalışıyoruz…

Peki ya bilgisayarlar?.. Bir tuşla birçok karmaşık işi halledebilme… Artık çarpım tablosunu ezberlememiz gerekmiyor, nasılsa hesap makinesi var. Ya da düzgün yazmamız… Çünkü yalnızca klavyeleri kullanıyoruz. Mektup yazmıyoruz, mesaj atıyoruz. Her şeyden anında haberimiz oluyor ama bazen yanlış da yönlendiriliyoruz.

Şöyle bir düşünsenize… Kocaman ailelerimiz vardı bizim… Dedeler, nineler, amcalar, teyzeler aynı evde, aynı sofrada yaşardık… Şimdi 1+1 hücre tipi evlerde, dev ekran televizyonlarımız ve internetimizle yaşıyoruz. Bayramlarda anne, babalarımızı ziyaret etmek yerine güneye tatile gitmeyi tercih ediyoruz…

Şimdi yapay zekâ gelecek, karanlık fabrikalar insan gücü olmadan bol bol üretecek, büyük veriler toplanacak, işlenecek, çok ama çok büyük bir gelişme daha yaşayacağız…

Günü sonunda mutlu olacak mıyız acaba? Sürücüsüz otomobile bindiğimizde bu yolculuk bizi bir yerden bir yere götürmenin ötesinde bize ne yaşatacak? Babanızın “Haydi evladım geç direksiyona…” dediği gibi bir anı mı?.. Sanmıyorum…

Hadi sorun kendinize bu soruyu: Teknoloji nimet mi, lanet mi?..

Sevgiyle kalın…


Cem Kıvırcık – Twitter/Facebook/Instagram: @cemkivircik